Cumartesi, Kasım 06, 2010

amacını aşan bir blogun yeni amacı

avustralya üzerinden uzaklık bildirmektir.

Cuma, Kasım 05, 2010

nazıma şiir yok ama banuya var

fıtratgereği başladığım işi yarım bırakırken meslekgereği eleştirel düşünceyi elden bırakmadım.

şiir insanın

..........................


buyrun
evimin tok güvercinleri

değil neden

beynimin akrabalıkları beynime hudutsuzca geldiği için w ile ilk burayı şereflendiriyorum.

bir de iki kişinin konuşmasının akışkanlıkları üzerine:

-atınız hayırlı olsun
-topumuza

üzerime geldi.

Salı, Ekim 12, 2010

ikinci dize

............................................(*)

Perşembe, Eylül 30, 2010

her şeyin doğusu

uyumlu sıfat
elbette denizdedir
o dalgın su da

ağır ağıt

gölgesi nerde
dönülen her şiirin
ben ya da kin

m

çıt der kırılır
ne şairdir ne şaşkın
dürüst haziran

Çarşamba, Eylül 29, 2010

herkese benden

sevgili musa
rami & musaramiler
bu sizin için

Salı, Eylül 28, 2010

ve dedim: elbette deneyeceğim

sus kadar bir el
noktadan önce yazdı
hangi harf yalnız

bilinmez ki o
burukluk diye geçer
cevza yılında

ey ben ölüsü
nasılım diye ağlar
asılır soru

ey sen pusu kur
sin denizi ıslaktır
aktığı yere

kırmızıysa gel
anlarsam bir toprak at
çiçekler açsın

insafa gelir
bir ontoloji çağı
çay içip biter

musa arkadaş

devrime ihanet etmez
ve cehenneme dair laflar
boldur hıncımca
ve o muhabbet zaten. bitti

birazdan

Salı, Eylül 07, 2010

haiku şenlendirici

tika lima tu
diye bir baharda ben
sevmiştim haiku

boşbakışsız zen
kedisini kendine
değişir elbet

çetede zeybek
döndürürken dördüncü
katil ölür

dublin demek
ezbere bir sarışın
sevmektir yolda

orta şarkta ol
büyükdüşünür sen gel
istanbulda öl

içimdeki tüm
japon ölüleri kalk
oğlum savaş

sabah namazı
mintanına denk bir büyü
bozmuş ilimde

Pazartesi, Ağustos 30, 2010

tavan arası konuşmaları

seni çok mu yalnız bıraktılar sevgilim?

Çarşamba, Ağustos 18, 2010

bir şaheser şahlanıyor aman




volkswagen yapana kadar en iyisi bu.

izleyemeyenleri de cennetine gönder yarabbim.

Pazartesi, Ağustos 16, 2010

burada bir amnezi yatıyor




araf suresi 76. ayet

Pazar, Ağustos 15, 2010

musa/l/aşmak

çok özledim lan.

Cumartesi, Ağustos 14, 2010

şaşaalı şaşırtmaca




sıfır saniye nin ne olduğu hakkındaki septik yaklaşımlardan x tanesinin burada anlatılmak isteneni şey müddetince oluşan süresiz his. yani bu çarpılmış sıfırlarla ortaya çıkan yerçekiminin tersten kurgusu.

Cuma, Ağustos 13, 2010

yapamadığınız





dir.

- o bir bursasporlu -

ah'lar ağacına gözüm takıldı



yalan etkin bir iletişim türüdür.

geri dönme huyu




"bakışsız bir kedi kara"

Çarşamba, Ağustos 11, 2010

kültür kusmuğu

hiç birgün hiçbir yerde geçmeyecek bir hiç(k)aye :

anti isimler : da, vincent, picasso, salvador, gog, dali, lisa, pablo, vinci, leonardo, buda, van, mona

hiçbir şey herhangibir kitabın herhangi bir sayfasında karışmış bulunmaktadır. önce ters kuruluyoruz:

sonra isimler toparlanmışlar bir karara varmışlar. kendimizi nasıl yanlış hatırlatıp bu hafıza yükünden kurtuluruz demişler. leonarda da vinci ellerimle kendimi attıracağım demiş tutmuş mona lisa yı kurmuş. buda ise şimdi değilse bile bir gün mutlaka karşılacağızdır demiş(gülümseyerek) ve elim günün gelmesini beklemiş.picasso durur mu o da ismimin bir harfini atıyorum dali demiş gel bana ön ayak ol. bu duruma işkillenen leonardo vincent van gogh a bu sular ki dinin temeli gibi eksik bir laf etmiş bunu duymaya dayanamayan çıldırının anaforundaki gogh(çünkü güneş iyi) akıllara taş çıkaran bir hareket çekmiş.

her şeyden münezzeh bu hikaye burada bitiyor.
ve sanıyorum deklanşörler o günden sonra doğruyu gösteremeyecek.


umarım yüksek sesle okumuşsunuzdur. ithafen.

ama sanki boş-luğa

su bulmacasını çözdüğüm yere gelin.

ama hangi yok-luğa

arkadaşlar meraba.
h ne güzel bir harf değil mi?

Salı, Ağustos 03, 2010

hadi gene yap

şimdi yediğim yemekleri ve dinlediğim şarkıları anlatsam ağlarsınız.

müjganla ben ve unuttuğumuz herşey
kisvesine yanık ve duyamıyorum lirik
yüksek uçan kuşların hikayeyi bitirdiği
bildiğimiz prensküçük ve tüm çiçeklerimiz ölü
pencerede hesaplı birkaç saksının
özlemekle uzaktan ilgisi
bindiğimiz ulaşım araçlarından ibaret
bozuluyor musun nurettin bak bu arabesk
hepsi senin için

Pazartesi, Haziran 28, 2010

yüzünüze dönün

-
herk edilmişliğin de tebessüme yer açan bir fasıla verdiğini
biliriz
bu çok fazla.
-

Cumartesi, Haziran 05, 2010

giderayak*

-ay ağacadüşmüş gibi bakıyor tren.kimsenin kondüktörden haberi yok.

-koparttığım kahkahaları vedalaşırken ellerine bağlayamadı karı-kocalar o yüzden.

-bu aslında acıklı komedi,sarılmanın endişesi.yine de her camda vuku bulan ay yıldız birleşmesi seni memnun ediyor olmalı.
(bildiğin diyalog oldu)

-olamadığım çocuk seslerini çekerken kulağımdan, bağcıklarımı bağlar çeker giderim bu vagondan
(bildiğin redif oldu)

-fakat dikkat et, pişmaniye pişman yenen bir yemektir.bu güzelim vagonu sevindirmeye gelmiş şu pişmaniyeci şimdi sahiden yaşadı mı patron?

-bak şimdi, sahici her ölümlü gibi geri gelecek ,gözlerimizi 3-5 kere ona çevirmemizi isteyerek.

-üç kere geri geldi.ben bu defteri onun gözüne sokmayı isteyerek izledim.fakat vay anasını her ölümlü kadar ahmak. özürdilerim ama trende insan gerçekçi oluyor.

-çorap ve izinsiz bel dayamaları özlenen ev provaları olduğu içindir.

-şimdi bakarsak gece gelin gibi süzülüyor aslında, ama yüzünü koltuğuna geçirmiş uyuyor adamın biri.yani adamın birinin gözleri dolmuş, kulakları taksi.

*bütün nişanlananlara da gelebilir fakat bildiğin iç anadolu


yirmiikimayıs10'

Salı, Haziran 01, 2010

rüya bilmecesi bir

insanlar tarafından tehdit ediliyorum çünkü kaplan oynatmak yasal değil. bu görevi de kimse üstlenmiyor kolay kolay. sanırım param yok ya da aşırı sevgi olayı ve ingilizce konuşuyorum yalan yanlış.*

(onikitemmuz 09')


*canım ben(im)

Pazar, Mayıs 30, 2010

and içtik ve

kabuklu patates yemek moda iken bu barbarlık niye

selam dur

insan yaşadığı yere benzer ve mekanı güzelleştiren insanlardır özdeyişlerimiz arasındaki iç ilişkiyi kurduktan sonra başa dönüyorum.

"şiirimiz karadır abiler"

bilseydim daha çok severdim bu dizeyi
sen giderken.

Cumartesi, Mayıs 29, 2010

mazi

bir barbar bir barbara aha barbar gel barabar beklesinler de gelmeyelim demiş.

terk etmedi sevdan beni

modernist:camiden dönerken sana da çay koyayım mı
barbar:olur

Salı, Mayıs 25, 2010

evrensel

bırakınız taklitler asıllarını yaşatsın.

Çarşamba, Mayıs 19, 2010

bonzai şarkısı

sen dedin ben demedim mi o güzelim renk
ışınmısın nesin sen canhıraş ahenk
vay efendim topraktan mı bitmiş
bunca yeşil bunca göz bunca tüfek

olur dedim kim demedin mi ah güzelim denk
kaçanmısın ellerimden kolpalanmış engerek
vay efendim saradan bir nöbetmiş
açınca ölüm açınca kaçın açınca sek

portakal dedin hani demedim mi ha güzelim birtek
ağaçmısın değilsin sen olmaz meyvenden kek
vay efendim çoktan mı seçmekmiş
olunca makul olunca karun olunca bek

yaseminler kafa açtığı zaman

ben gülünç şiir yazamıyorum rosa
bu bir deneme olsun mu
güldünüz mü?

Çarşamba, Mayıs 12, 2010

Salı, Mayıs 11, 2010

bir internet türküsü

gitmemiz gerekiyor.
modemimizi kırdık çünkü.
pembe ellerinde bitkiler. gitmesi gerekiyor bu yüzden.
burada, 13 14 nolu koltuklarda
paramızla rezil oluyoruz diye güleceğimiz tutuyor.
oysa gülünecek nesi var bunun?

feza iletişim-salonumuz klimalı

Çarşamba, Nisan 28, 2010

Cumartesi, Nisan 10, 2010

ekmekçiye naptığımızı herkes öğrenecek

lhasa,seni çok özlüyoruz. şaka şaka birşey hissetmiyoruz. ama ekmekçi için öyle mi ya? hiç çay içmedik onunla.sen neredesin ey ismini bilmediğim güzel? ben daha mutsuz olamam o yoldan her seni görmeden geçişimde. aklımda ellerin hep o kapıda kaldı. ah görmeden olmuyor. sen neredesin? bebeğe mi taşındın? gel etme. bilmiyorum bir tesadüf kelimesi bu kadar ağırlık yapabilir mi üzerime. yaa biz sana naptıkk yaaa?(seslendirmeyi bizahiti ben yapacağım)
arkadaş, malzemeyi de kursağımızda bıraktın hem kendini mi yaktın o fırında.
şapkan düştü yerlere.bak biz içinden sirk çıkardık sadece sana. o kapıyı kapadığın gibi açsaydın bir hışımla ayaklarının önüne bir sirk bırakılmış olacaktı. fakat sen de nadide bir çiçekmişsin
çok yüz kaybetmişsin(her ekmekçi gibi) be abicim.
şimdi sonsuza uzayan mavi arabalar. şimdi elinin pasıyla azıyor toprak. şimdi egzoz sana yazım yanlışı yapmış be çiçeğim. şimdi berberler saçını uzatmış.şimdi bizim merdiven başlarında ümitkesen boğazıyla kurduğumuz kanal.

hiçbir ekmekçi bu kadar sevilmiş midir abiler.

hiçbir fikri bu kadar özlenmiş midir ya da

cehenneme merhaba




Cuma, Nisan 09, 2010

unutulan her şey kimi hatırlatır?

-"kılıcı annene saplar mısın şair?"


sen kimin şiirini yazdın reşat ,mecalin var mı şimdi yaradanda?
geç kaldığını buluyorum yoksa ölümünün rabbini mi?
bak kılıcını okuyorum sözümü çiziyorum sonra kalu bela
ben annemi yaşatıyorum reşat, mecalin var mı şimdi yaradanda?

sen kimin içinden çıkmak istiyordun reşat, mecalin var mı şimdi kadında?
ve bu içimdeki döktürülmüş erkeğin karşılıksız şiiri mi?
bak kılıcını saplıyorum ismini çiziyorum sonra doğmamış kızlarımın
bütün erkek çocukların adı reşat,mecalin var mı şimdi kadında?

sen ne demek istiyordun reşat, mecalin var mı şimdi mezarda?
erkek türk tabutu topraksız kaç kitap eder?
bak kılıcını siliyorum altını çiziyorum sonra kendimin
erkek türk şiiri tabuta konuyor reşat, mecalin var mı şimdi mezarda?


yoksa şiirini rahatsız mı ettik?

Perşembe, Nisan 08, 2010

piramitlerin olmadığı şehir

rabbim mısırı sizi alnınızdan öpeyim diye yaratmış
muhtaç olduğum kuruşlar sizin vefanızda saklıymış hacılar.
üsküdar saatiyle yerlere bakıyordum da ben içim kırıklanıyordu.
o hiç bitmeyecek sandığım koku sizin cengaverliğinizde saklıymış hacılar.
rabbim 589 dan az 200 den çok taneli yani
o güneşin oğlu dediğimiz şeyleri
o güneşin çekik gözlerini
o güneşin hiç batmadığı ülke sevincini
sizi alnınızdan öpeyim diye yaratmış.

Çarşamba, Nisan 07, 2010

eski dilde pa

ayak uydurabilir misin kuşlar uçuyor?

Salı, Nisan 06, 2010

bu şiirde kaç mandal var?

asabiyet iştah da açar şiir de

unuttuğun bir yazdan koptun da mı geldin.

-

nehre zulmetmişsin, ellerin mi uzamış

bize hak geçiyor şimdi avrat, yoksa bir at mı?

-

gibi kızlar gibi fettan gibi olamadık bir kavis ellerde

biçilmiş kaftan giymemiş gözlerden kaçtın da mı geldin.

-

suya sözetmişsin, dillerin mi uzamış

bize olmadık ağaçlardan papağanlar ötüyor şimdi avrat, yoksa bir at mı?

-

dokulu bir yüzde en reel bir çerçeve

mabeyn bir odadan geçtin de mi geldin

-

terk-i terk etmişsin, gidişin mi uzamış

bize tersinden bir şiir yazıyorum şimdi avrat, yoksa bir at mı sandın?

Cumartesi, Nisan 03, 2010

bot-pori

bugün çaydanlığın tekiyle takıştım.
yankılandı sesim apartımanda.
sonra çıktık gittik evden
aslında ekmekçiyle biz evvelden
kuruş alıp verirdik,o şimdi ölü
mü? bebeğe mi gitti acaba?
hani beraber gidecektik?
ulan dedim bana bu yapılır mı?
bakılır mı üsküdar da her pembe giyene
yol vermenin her fiil anlamıyla derinden
üzülüyorum ben böyle gece gece gitmeden.
ya ben manyak mıyım? söyle canım hassas mıyım?
çimenleri işin içine katar mıyım?
-oldu zamanında.
sonra adamlar kaydı adamların elinde tasmalar

ki hepsi rezil aslında benimkisi bir köpek takıntısı
döndük geldik eve, yolda bişeyler olmuş.

ağzından bir küfür gibi çıkıyor bütün isimler
baktım diğer merkezim zaten yoktu yerinde
cantık dedim ağzıma türkçeden kusmaya başladım
bu cümleden sonra herkes ağlayabilir.
buralara bir sigara

Perşembe, Nisan 01, 2010

ayakbağı

olay ayakbağı olduğu anlaşılan nisan fesleğenlerinin akl-i bâliğ kokusuyla geçmektedir.


-bella lütfen! kaderimi teskin etmeme izin ver.
-olmaz maykıl bende de yok.
-herşey karışabilir bella. canımın istediği şeyleri diyemem sana. öyle ki yakışabilir suskunluk.
-ve gözkenarlarımda ateştoplarından üzülebilir birbazıyerler yanaklarımda.
-o halde sataşabilirim her cümlenin sonundaki iyelik ekine. bak kardeş türküler çalıyor hala.
-ve çeşmebaşı güzellerinden, üvey damatlardan, kangövdeden bahsettiklerine inancım tam.benden değil.
-bella lütfen! korkunun ezele faydası yok.
-belki ömer e vardır ha?
-yani ömer mi bağlıyor artık ayakkabını senin?
-bu kimseyi bağlamaz ama ayaklarımdaki dengeler değişti artık.
-dengesiz bir yağmura tutulursunuz inşallah.
-dumkofun etimolojisine başlatma şimdi lütfen ve maykıl lütfen.
-evimden bir ses yükseliyor şimdi sana : 'norgunk'
-olamadım şimdi sana karşı duygusuz maykıl
-sen ne evet ne hayır türküsü yakarken ben de senin saçlarını yakabilirim bella
-ama ben saçlarımı uzatıyorum sen de konuyu.
-tamam o zaman yine gel aklıma.



Salı, Mart 30, 2010

ayaküstü

olay anlaşılacağı üzere ayaküstünde bitecek mart ın menekşelerinin dibinde geçmektedir.

-günlük yazmayı öğreniyorum kardeşim ayşe'den.
-ben de ayşe yi öğreniyorum bazı günlüklerden hacı.
-mühim olan öğrenilecek ayşelerle ağlanılacak ayşelerin çarpım tablosu hacısaffet.
-yani bana matematikten bir 'malzeme' çıkarsa bakışlarıyla kalan denklemi çözemeyiz miyiz?
-derecesini şapkasında taşıyan herkesle hayır.
-o şapkaya bir şiir daha ekleyemem artık gibi geliyor bana.
-o zaman ekim akımlarına katılırsın.ya da dünyanın dört bir yanından gelen yalancılarıyla takılırsın. ekip-biçme,edip kaçma dünyası.
-bir de edip cansever siyasi görüşüne katılırken bizi üzen fotoğraflarda yakışıklı çıkma zorunluluğunun canına yanayım.
- dünya nimetleri pişman olurlar mı bir gün bu mart menekşelerini koklamadığına? şimdi fik. frikik olur.
-o zaman çekilelim yoldan fiktir olup.
-şiirin edilgenliği üzerine birşey demeden gitme hacı.
-bu fiillerin kurbanı olduğum gibi odamdaki filleri de güneşe tutuyorum hacı, boşversene.
-yalnız bir kovboy musun yoksa anam? kazancı bedih ler kovalasın seni.
-gülersek düşeriz diyeceğim hem ayağımda mp(marka olan) yok.
-kıyak bloglar, görünmez kuşlar ve gaybana ekmekçi bizi etkin bir yanardağ kılmasın mı.eyvah(babam!)
-hafife almayalım ihtimal kelimesini sonra bayırdan aşağı tekme tokat.
-olur ya bir inme iner.belki kuyuya düşersin.ha
-o değil de. şimdi ben bu konuşmadan kimin ne kadar anlamayacağını düşünüyorum da , kulaklarım kızarıyor.
-zaten ar damarı da alından geçiyorsa bize kakül yakışır hacı. makas de.



Pazartesi, Mart 29, 2010

üsküdarca ihe

Ben ekmek yerdim, poşet bedavaya gelirdi

Yakışıklıydın da uzaktan bir sesin vardı ekmekçiydi

Koşar adım bana gelirdin ben bayırdan aşağı

Yürürdüm, ekmekleri senden sonra süpürdüm

--

Araban da vardı, ben rengini sen sandım

Bebek’te deniz vardı, içimde ekmek teknesi

Kafan vardı ne güzel kafan

Uzatırdın kapıdan önünde yok bir menekşe

--

sen ne model sigara içiyon, ben develi
küfrümün üzerine bir de kervan eklemeli
mağaralı ibrahim seçiyor gömleğinin rengini
bilmez miyim sandalyede oturmanın keyfini be ali
.

Pazar, Mart 28, 2010

ayakaltı

her gün birçok öğün aşağılık ölüm üzerine yemin ederim.

yemin ederim siyah kurdeladan ölen kimse görmedim

ve asasını çeşitleyen peygamber zamanları

hatıratıyla herkes birelif ve dalyeşil uzar.

kamunun türkçeye ölüm çevirilerini listelersek

şehbaz müdahelesi hepimizi kıracaktır

sakinlik kan akıtır, sakinleşelim.

hem yarattıkça kırılan tanrısal tehlikesi

hem kuşboyunca sahibi kahır üreten sesin

ile dövüşmeye poşetlerle başlamak

poşetlerle yüzlerimize kalkışmak üzerine devam edelim.

-

mahalle delikanlıları denize doğru üzülürler.

-

her sahipsiz ses kendi için bir etiket beğensin

ve ne olur önden buyursun